anma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
19 Mayıs 2014
17 Mayıs 2014
SOMA
Dünyanın en büyük güneşini göndermek istiyorum sana
Ormanın en bol oksijenine boğmak istiyorum
Kömür kokulu ekmeğini ben yapayım sana
Bıraktığın çocuklarını, eşini ,ananı ,babanı ben ulaştırayım
Sen eziyet çekme gayri kömür tozundan arınmaya
Ilık sularda köpük köpük ben yıkayayım
Anlından akıtma terlerini artık rahat ol dinlen uzan divana
Işık hep açık, karanlık kalsın dışarıda
Sende gör mavi gökyüzünü yeşillikleri
Uzan bir hanımeline, güle,menekşeye kokla tüm çiçekleri
Ser toprağa sofra bezini açık havada ye öğle yemeğini
Köpüklü kahveni iç, batan güneşe baksın gözlerin
Dışarıda ılık meltemi hisset
Çok yoruldun başkaları evinde sıcacık ısınsın diye
Dünyanın en büyük güneşini göndermek istiyorum sana
İnsanlar ısınsın kömür çıkartmaya gerek duyma diye
Sen bizim için öldün SOMA ...
13 Mayıs 2014
10 Mayıs 2014
1 Mayıs 2014
1 MAYIS EMEK VE İŞÇİ BAYRAMI
Soğuk çok soğuk birde ıslaklık eklenince daha çok soğuk oluyor.
İçimize işleyen bu soğukla koca fabrikada çalışmak ekmeğimizi çıkartmaz zorundayız.
Isıtıcılar var ama yakılmıyor.
Akşamdan kapatılan ısıtıcılar sabah olup işe geldiğimizde
açamıyoruz yasak.
Kat kat giyiniyoruz ısınmak için,birde ellediğimiz soğuk mermerle buluşunca
uçup gidiyor ısımız.
Burası bir mermer fabrikası
Kocaman uzun bir kapısı var
İçine girdiğinizde bu kocaman kapıdan siyah bir karanlık karşılıyor bizi
Soğukla beraber
Soğuk hoşgeldin desede biz ona selam vermiyoruz.
Çünkü onu hiç mi hiç sevmiyoruz.
Mesai de bize eşlik ediyorlar yanımızdan hiç ayrılmıyorlar soğuk ve ıslaklık
Akşam olup eve giderken ertesi günün mesaisi
içimizi sızlatıyor.
Yaza daha çok var,kavurucu sıcakları hayaletmekten başka yollar daha var mı?
Yakıttan tasarruf ediliyor .
Yakıt gelmedi yolda gelecek diye oyalayıcı sözler
duymak artık bizi kandırmıyor.
Akşama yakın iş bitiminde mesai var sözü
omuzlarımıza binmiş birer mermer kütlesi.
Müdürler,patronlar ve usta başı gidince sadece çalışan işçiler
kalıyoruz fabrikada.
Gece soğuğu bir başka kesiyor içimizi.
Bir çare buna mecburuz
tenekelere odun doldurup yakıyoruz
Çatır çatır yanan ateşin dumanı koca fabrikanın tavanına doğru
ilerliyor ve asılı kalıyor orada.
Çiğerlerden isyan öksürerek
çıkıyor.
Vucudumuzu bir türlü memnun edemiyoruz.
Soğuk ıslaklık ve duman altında
Hep ayaktayız oturmak yasak
ayaklarda isyanlarda
Bir iki üç derken on mermeri bir arada kutulayıp kaldırmak kolay olmuyor
Birde iki mermer arasında sıkışan elerimizin acısını kan oturmuş sıyaha kesmiş
etin görüntüsüne bakmaya vakit bile yok.
Nedeni homurtuyla çalışan ve bize taş mermer yetiştiren dev canavar makinalar
Durmadan su gibi akan mermerler.
Sıcak yataklarında yatanların kaçırdığı bir olayı biz yakalıyoruz
sessiz sedasız bir doğuma şahit oluyoruz
güneşin doğumuna
Bu bizim bedenimize değil ruhumuzu ısıtmaya yetiyor
Mermer fabrikasında yaşadığım bu kesit 1 mayısı anlamama ve işçi olanlarla
bu günü kutlamayı değerli kılmıyor mu?
1 Mayıs emek ve işçi bayramı
kutlu olsun.
5 Ocak 2014
31 Aralık 2013
10 Kasım 2013
9 Eylül 2013
ANNEME , TÜM ÇİÇEKLER SENİN OLSUN
TÜM ÇİÇEKLER SENİN OLSUN
Severdin çiçekleri hayvanları doğayı
tavukları ,kuzuları ,kedileri ,köpekleri
ve insanları
Tavuk beslerdin, arkanda gezerlerdi ,yumurtluyor diye kıyamazdın kesmeye
sen kıyamazdın gece kümesten köpek kapar götürürdü.
Sen kıyamazdın ,komşunun bahçesine girer bir daha girmesin diye ayağı kırıp
bahçeye atarlar, sarardın iyileştirirdin.
Kedilere doğum anında yardım ettin bir gün 23 nisandı ,adlarını bayram ,çocuk
23 ve ulusal koymuştuk
Köpekleri alıştırırdın kapı önüne yemek artığı vererek
Kurban bayramı için köyden kuzu gönderirlerdi
kıyamazdın kesmeye
hüzünlü olurdun kuzun kesilince .
Bir keresinde eve tam 5 çocuk getirdin
anneleri kocaya kaçmış ,babaları zaten çok olmuş terk etmiş onları.
Yıkadın üstlerini değiştirdin
karınlarını doyurdun akşam kaldılar bizde
-Ne olacak bunlar dediğimizde -evlat ediniriz dedin -neee dedik şaşırarak
Sonra akrabaları götürdü onları pek sevmişlerdi seni
Köyde bir adam vardı iki kere yıldırım çarpmış ,kolu bacağı kesik ,yaraları kokuyor diye
kimse almaz öyle dolanırdı.
Aldın aylarca baktın ona yatak verdin önüne yemek götürdün sohbet ederdin
onunla
Oda -ben beddua aldım anamdan ,yıldırım çarptı sonunda derdi sana
Anneni erken kaybetmiştin sonra da kardeşini
yetimlerim var diye ,her bayram onları giydireçem telaşı yaşardın 5 çocuğa.
Bazen evden doldurur erzak kuru diri ne varsa -nereye dediğimizde
söylemezdin.
Sonra birileri gelir Allah razı olsun derdi anlamazdık niye
Komşuların bazılarına çok yardım ettin ,sonra kazık attılar sana olsun dedin
ben yapayım da görevimi derdin.
Hacıya çok istedin gitmeyi hep başının etini yedin kocanın
sonunda yazdırdın hacıya ,sıra bekledin .
Nasip olmadı sana hiç gitmek ,istemeyen kocana çıktı sıra.
Ama olsun ,sana hep hacıanne derlerdi ,sen zaten kırk kere gitmiştin
yaptıklarınla
Mezarını kazan adam ben çok çayını içtim ekmeğini yedim
hacıannenin ,inşaatta çalışırken helal olsun ona ,kazdığım mezar dedi.
Yaşasaydın bu yazdıklarıma çok kızardın gizlidir yapılan iyilikler diye.
Bizden yedi yıldır uzaklardasın
biz sana yedi yıl yakınlaştık oysa.
Melek gibi yaşadın
bu dünyada
mekanın cennettir eminim ona.
Tüm çiçeklerin ,güllerin resimlerini senin için çektim
seversin diye ,
kokladım çünkü sen kokarsın diye.
9-9-2006 ∞
8 Temmuz 2013
Bu akşam ilk oruçumuzu tutmak için safurumuza kalkaçağız
Allah nasip ederse.
Benim yaşımda olanlar eski ramazanları anlatmaya kalksak susmak bilmeyiz.
Davulcuyu görmek için uykusuz geceler ve camda uyuyup kalmalar.
Top patlamadan önce fırınların önünde uzun pide kuyrukları.
Teraviye gidip camide çocukça gülüşmeler.
Yaz dönemlerine denk geldiği yıllarda gece yarılarına kadar
sokak da arkadaşlarla oynamalar.
Davulcu para toplamaya gelince arkasından koşuşturmalar
Çocuk oruçu diye horoz oruçu tutmalar,tabiki yiyerek içerek.
Komşu ve akraba davetleri
yer sofralarında yenilen neşeli yemekler
daha bir çokları
Her yörenin kendine göre ramazan öyküleri vardır
Ama ne olursa olsun bir başkadır ramazan ve her insan bunu yaşamalı
Tabiki sağlığı elverdiğince.
Ağır işlerde çalışan tarlada güneşin altında çalışan,fabrikalarda çalışanlar için
durum farklıdır.
Evde rahat yatarak oruç tutup,tutmayanı küçümsemek değildir oruç.
Oruç aç kalmanın ne demek olduğunu
yoksulluğun ne demek olduğunun idrakidir
anlayana
Yoksa lüx sofralarda iftar yapmak değildir.
Vicdan kapılarının sonuna kadar açılması ve bir daha kapanmamasıdır oruç.
Allah!ın istediği budur bizden yoksa aç kalmak
ne işine yarar yüce Rabbimim.
Oruç tutan tutmayan tüm insanlığa barış olması dileğiyle
hoş gelmiş sefa gelmiş
RAMAZAN
1 Haziran 2013
İSTANBUL GEZİ PARKI
Bir küçük açıklama
memlekette yaşanan olaylar sakinleşene kadar
yayınlarıma ara veriyorum
Toplumsal duyarlılık
zamanı ,insanlar direnişte olduğu sürede
içimden post yazmak gelmedi.
Sizi bu resimle bir süreliğine
bırakmak istiyorum.
Her şey düzelince tekrar mutlu bir şekilde
yayınıma devam edeceğim
Allah nasip ederse İnşallah
Sizleri seviyorum.:)))
8 Mart 2013
YUMURTA VE KADIN
Onları hep kırdık,
bir ,iki ,üç derken böreklerin üzerinde kızarttık.
Hamurların içine katıp yoğur yoğur yoğurduk.
Keklerimizi kabarttılar övündük kekimiz kabardı diye.
Tavada pişirip birde ekmekle üzerlerine bastırdık.
Haşladık dilim dilim kesdik
üzerine yağ döktük acı serptik
batırdık çatalı.
Bir ara uzmanlar yasakladı ,yasak kalkınca hucüm ettik
Sesi güzelleştiriyor diye çiğ çiğ içinler oldu.
Çocuklar yemedikçe evirip çevirip yine yedirdik.
Protesto yapanlar oldu önemli kişilerin üstüne yağmur gibi yağdırdılar.
Onları çok kırdık.
Halende kırmaya devam ediyoruz
Empatiyle baktığımda
onların yerine koydum kendimi
ve Dünya Kadınlarını
bizim ne farkımız var onlardan.
Onlar ve biz
YUMURTA VE KADIN
YUMURTA VE KADIN
Kardelen Sezgin
1 Mart 2013
1.YIL
Bir kış akşamıydı evde üç kişi blog açmaya çalışıyorduk.
Ama bunun nasıl olacağını hiç mi hiç bilmiyorduk.
Önce blog aç butonuna bastık ve
olanlar oldu.
İlerlemeye başladık isim ne olacak sorusunun cevabı Dilara'dan geldi ve
Kış güneşi doğdu.
ilk yayınım KAR,çok acemi olarak blogum da duruyor.
Onu düzeltmedim,acemi çaylağın yayını olarak kalsın istedim
Bugün 133 blog arkadaşımla 1. yılımı kutlamak istiyorum.
İyi ki varsınız,iyi ki buradayım.
Tarifimiz daha sonra
öptüm.
İyi ki varsınız,iyi ki buradayım.
Tarifimiz daha sonra
öptüm.
18 Ocak 2013
USTANIN ADI: MEHMET ALİ BİRAND
Bu neşeli yüz hep hatırlarımızda kalacak.
Çünkü biz onu hep gülerken gördük,üzüntülerini çocukluk da geçirdiği ameliyatlarından
hiç haberimiz olmadı.
Biz onu hep güler yüzünü gördük.
O hayata zorluklara rağmen mutlu olmayı aşılamak istedi herkese
Başarısızlığa arkasını döndü.
Ama öyle bir kanser cinsine yakanmış ki
buradan çıkış olmayan bir cins.
Çok kişi bu kanserden yani pankreasdan malesef
çıkamadı,en ünlüler bile.
Bence Allah'ın şanslı bir kulu imiş hastalığın en acı kısmına gelmeden
veda etti
Çocukluğumuzda uykusuz gecelerde seyrettiğimiz 32.Gün 'le
bizi bilinçlendirdiği için
yaptığın gaflarla bizi güldürdüğün için
ekranlara severek seyrettiğimiz,gazeteciler yetiştirdiği için
ona teşekkür ederiz.
Sen doğdun ama ölmedin tarihe adını yazdırdın
büyük usta
güle güle git
9 Kasım 2012
10 KASIMI ANMAK
Saat 9:05
1881-1938
Çocukluğunu,gençliğini,yaşlılığını
hayaline katıp hayatını
vatana,millete verip
ölümsüzlüğe
ulaştığını
bilerek sen rahat uyu.
Seninle birlikte can veren,millete kanı feda eden
şehitlerimizle birlikte
gazilerimiz
sizlerde
ölümsüzlüğe
ulaştığınızı bilerek rahat uyuyun
ruhunuz yüce olsun
10 KASIM 1938------
29 Ekim 2012
25 Ekim 2012
17 Eylül 2012
4+4+4=DENEY
Yeni sistem okul zili çaldı.
Bize hayırlı uğurlu olsun demek düşer.
Yazın tatilde hep sokak da oynayan çocukları gözlemledim
kimi gelişkin kimi zayıf çelimsiz
hepsi sokak da aynı oyunu oynuyor
aynı topu elliyor aynı saklambaç da saklanıyorlardı
birinçi katta oturduğum için susadıklarında hepsi cama birikiyordu
gelişkin olana suyu uzatırken bardağı hafif uzatıyor boyu kısa olana
su bardağını kolumu sündürerek ulaştırıyordum.
Yaramazlık yaptıklarında hepsine aynı bağırıyor onlarda
yaşlarına göre hizaya giriyorlardı
Küçüklü büyüklü sokak çocukları sandım ki kimi ilkokula kimi anasınıfına gideçek
lakin öyle olmadı
Geçen hafta ilkokula başlayanların ilk zili çaldığında
o sokak çocukları kimi gelişkin kimi gelişmemiş
kimi uzun kimi kısa ,kimi küçük kimi büyük
hepsi aynı sınıfda buluştu yani birinçi sınıfdaydılar
Anasınıfına giden okulu seviyor
alışık olduğunda uyum göstermiş
anasınıfına gitmeyense
okuldan kaçıp eve gelmişti.
Onlar(çocuklar) için uygun olduğunu düşünen
büyükler hırslarını,hınçlarını almış bir deneye tabi
tutmuşlardı.
Deneyleri başarılı olursa biz yaptık,deneyleri başarısız olursa
çocuklara yazık oldu
diyecekler mi?
Bir nesil ,bir deneye emanet
9 Eylül 2012
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)